Gotik Resim Sanatı ve Rönesans’ın Öncüsü Giotto di Bondone / Giotto di Bondone, The Forerunner of Gothic Painting Art and the Renaissance

Gotik Resim Sanatı

On ikinci yüzyılın ortalarından başlayarak  On beşinci yüzyılın ortalarına kadar süren sanat anlayışına verilen Gotik tanımlaması ,bu üslubun ortadan kalkmasından sonra karşıt sanat anlayışına dahil olan  Rönesans ortamında yapılmıştır.Avrupa kıtasının değişik bölgelerine göre değişik tarihler gösteren bu üslup Fransa’da doğmuş ve en uzun süreli hakimiyetini de burada göstermiştir. Buna karşın İtalya’da hakimiyet kuramamış ve tesiri Kuzey italya ile sınırlı kalan kısa süreli bir İtalya Gotiği ortaya çıkmıştır. Gotik dini bir sanattır. Fakat bu dini karakter daha önceki   Bizans  uslubundan farklı olarak daha sivil ve dünyevi bir görüntüye bürünerek ,manastırlar ve güçlü dini çevrelerin dışına taşmış toplumsal bir özellik göstermektedir. Gotik Sanata yön veren kişilerin de din adamı kökenli olmasına rağmen, sanatın gelişmesine olanak tanıyan ortam şehirli tüccarlar ve sanatkarların ağırlık kazandığı şehir ve kasaba kurumlarıdır. Bu sebeple de konumu itibariyle şehirlerle bağıntısı kesin olan Gotik Sanat’ın başlıca eserleri olan katedraller bu şehirli grupların ve şehirlerin gücünü gösteren eserlerdir. Gotik Sanat’ın dinsel tutumu da Bizans ‘dan farklı olarak daha madde dışı bir ruhsallığa bürünmüş ve kişisel bir özellik kazanmıştır.Gotik Sanat,kilise ve manastırlardan çok milli kimliklerin kazanmaya başlayan krallıklar ve şehir cumhuriyetlerinin sanatıdır.

Hiristiyanlığın getirdiği dünya görüşünün temellendirilmesi bağlamında gelişen düşünce sürecinin yaşandığı Ortaçağ’da sanatsal etkinlikler dine endekslenir.Sanat-din birlikteliğinin en etkili biçimde varlığını sürdürdüğü bu dönemde,sanatın içeriği Hiristiyanlık öğretisini görselleştirmeye odaklanırken, biçim de dini içeriği anlaşılır kılmaya hizmet eder. Gotik dönemde gerçeklikle bir ilişki kurulmasıyla Ortaçağ resim sanatına hakim olan Bizans üslubundan yavaş yavaş uzaklaşma başlar. Son derece görkemli katedrallerin inşa edildiği  On üçüncü yüzyıl ve On dördüncü yüzyıllarda, resim alanında biçim açısından Bizans hakimiyetinin sarsılmasıyla sonuçlanan daha gerçekçi betimleme anlayışına geçilirken, içerik felsefe ile teolojinin özdeşleştirilmesinin görselleştirilmesine odaklanır. İnança hizmet etme misyonu yüklenen resim sanatı,dini ideoloji ile çelişmeyen yapıtlar sunar. Gotik dönemdeki dini konulu resimler de konunun ele alınışında herhangi bir eleştirinin bulunmaması nedeniyle ,olumlu görsel ideolojisini kapsamında değerlendirelebilir ki olumlama toplumsal yaşamda belirgin rol oynayan Hiristiyan dini bağlamındadır. Dini misyon yüklenen resim sanatı giderek önem kazanan daha gerçekçi betimleme tarzı ile dindışı imgeleri de eserlere ithal etmeye başlar. Fresklerde, dua kitabı olarak hazırlanan elyazmalarındaki minyatürlerde günlük yaşamın ve nesnelerin ayrıntılarına sıklıkla yer verilir. Söz konusu ayrıntılar daha gerçekçi işlenir. Günlük yaşamın ayrıntılarının ithal edildiği resimlerde, döneme özgü olan Gotik mimarinin form anlayışı da karşımıza çıkar, Katedrallerin genellikle batı cephesine yerleştirilen gül pencere formu gibi. Mimari öğeler gibi doğa tasvirleri de resme ithal edilir .Doğa tasvirleri hem dini konulu resimlerde hem de nadir ele alınan din dışı konularda yer almıştır. Din konulu resimlerde kompozisyonun içeriğini genellikle teologlar ve din görevlileri belirlemiştir. On dördüncü yüzyıldan itibaren ikonografik programın tasarımlanmasında seküler mesenlerde etkili olur. Seküler mesenlerden banker Enrico Scrovegni, Padova Arena Şapel’in tek sahibi olma garantisini Papa’dan aldıktan sonra Fransisken tarikatına mensup bir teologla görüşür. Teologla görüşerek şapeline yapılacak fresklerin dini açıdan doğrululuğunu garantiye alan Enrico Scrovegni,bazı sahnelere kutsal metinlerde yer almayan figürlerde ekletir. Mensup olduğu ailenin prestijini yükseltmek için de sivil mesenler de siparişler vermişlerdir. Özellikle sivil mesenlerin sayesinde dini konulu resimlere günlük gerçek imgelerin ithal edilmesi ,dönemin sosyal ilgilerini de görselleştirmiş olur.

Giotto di Bondone

Giotto di Bondone ,  İtalya’da o dönemde egemen olan Bizans sanatı anlayışının kalıplaşmış biçim eğilimini yıkmış,belli bir mekan içinde yer alan figürlerine üst düzeyde bir hacim değeri yükleyerek doğalcı bir anlayışın gelişmesini sağlamıştır.İnandırıcı betimlemeleri ile Rönesans üslubunun yolunu açan Giotto di Bondone(1267-1337) daha on yaşındayken bir kaya parçasına çizdiği koyun resmi ile Cimabue tarafından keşfedilerek Floransa’ya götürülür. Floransa ‘da Cimabue’nin yanında yaklaşık 1280-1290 yıllarında çırak olarak çalışan Giotto,1296 yılında Fransisken tarikatının başkanı Murolu Fra Giovanni tarafından Assisi ‘ye çağrılır Aziz Francesco’nun son günlerini geçirdiği Assisi’de ki küçük kilise, ölümünden sonra Papa ve Fransisken tarikatı üyelerinin istemiyle tarikat kilisesine dönüştürülür. Papa’nın maddi desteğiyle 1228 yılında yapılan çifte kiliseden Yukarı kilise tarikatın merkezi olurken, Aziz Francesco ‘nun mezar şapeli olarak planlanan Aşağı Kilise ise 1300’lü yıllarda yapılan ek şapellerle genişletilir. Yukarı Kilise’nin tonozlarının ve duvarlarının üst kısımlarının resimlenmesi Cimabue tarafından tamamlandıktan sonra duvarların aşağı kısımlarının Aziz Francesco ‘nun hayatı ile ilgili sahnelerle resimlenmesi gündeme gelir. Daha önce benzer bir uygulaması olmayan bu talebi gerçekleştirmek için seçilen ressam, Giotto’dan başkası değildir. Giotto, Aziz Bonaventura tarafından yazılan ve Aziz Francesco ‘nun biyografisi ile ilgili olan Legenda Major ‘dan yaralanarak, azizin yaşamından yirmi sekiz sahneyi resimler. Aşağı Kilise’nin çapraz tonozuna ise Fransiskenlerin temel değerlerini sembolik bir dil kullanarak betimler.Sanatçı bu resimlerinde Cimabue ‘nin ışıklandırmasıyla Cavallini ‘nin Bizans kalıpçılığından kurtulmuş yüz anlatımını birleştirmiştir.Ayrıca resimlerde belli bir mekan derinliği ve hacim değeri hemen kendini belli eder.Aziz Francesco öğretisinin kalıcı anlamlarını ve öz niteliklerini ,modern resmin başlıca unsurları olan hacim ve perspektif yardımıyla tanımlamıştır.Giotto figürlerinde plastik nitelikle doğalcı bir anlatıma yönelmiştir.

Giotto’nun hayatını resmettiği Aziz Francesco, Assisili zengin kumaş  Pietro Bernardone’nin  oğlu olarak 1881 veya 1882 yılında dünyaya gelmiş ve yirmi yaşına geldiğinde ,Perugialılar ile yapılan savaşa katılarak esir düşmüştür.Kendisinin sürdüğü yaşantının ne kadar boş olduğunu düşünmeye başlaması ,Perugia ‘da ki bir yıldan fazla süren esareti sırasında söz konusu olur.Serbest kaldıktan sonra ,papalık ordusuna katılarak şövalye olmak ister. Gördüğü bir rüya bu istemini kuvvetlendirir.”Francesco’nun Rüyası”(1297-1299)(Resim 1) adlı freske konu olan rüyasında ,duvarlarında hepsi haç ile işaretlenmiş silahların asılı olduğu bir saray görülür. Bir ses ona “Bunlar senin ve askerlerin içindir “ der. Bunun üzerine büyük bir zafer kazanacağından emin lan Francesco,Apulia ‘ya doğru yola çıkar, ama Spoleto’da hastalanır. Spoleto’da gördüğü bir rüyada, aynı ses ona Assisi ‘ye dönmesi gerektiğini söyleyince Assisi’ ye döner. İçinden bir ses şimdiye kadar sahip olduğu değerlerin tümünün değişmesi gerektiğini  fısıldayınca, dünyevi zevkleri bırakıp devamlı dua ederek münzevi bir yaşam sürmeye başlar.

Resim 1 -Giotto,Aziz Francesco’nun Rüyası,1297-1299,Fresk,San Francesco Yukarı Kilise,Assisi

Francesco bir gün Assisi yakınlarında ki San Damiano Kilisesi’nin yanından geçerken ,İsa’nın sesini duyar:”Francesco git ve benim evimi tamir et,gördüğün gibi harabe halınde.” “San Damiano’da Dua”(1297-1299)(Resim 2) adlı sahnede Giotto, azizin bu mistik deneyimini ele alır. Harap olmuş kilisede Francesco ,üzerinde İsa’nın resminin bulunduğu haç önünde diz çökmüştür. Aldığı buyruğu yerine getirebilmek için babasını dükkanına giden Francesco,değerli kumaşları alır, Foligno’ya giderek kumaşları ve atını satar. Böylece kiliseni tamiri için gerekli parayı temin eder. Babası Francesco’ nun bu davranışına çok kızar ve onu karanlık bir odaya hapseder. Babasının yokluğunda annesi tarafından kurtarılır.

Resim 2-Giotto,San Damiano’da Dua,1297-1299,Fresk,San Francesco Yukarı Kilise,Assisi

Francesco doğruca San Damiano’ya gidip,kiliseni tamiratıyla ilgilenmesiyle,kiliseyi tamir ettirdiğini duyan babası, oğlunu Assisi’nin ileri gelenlerine şikayet eder ve kumaşların parasını oğlundan ister .Francesco elbiselerini çıkararak babasına verir ve ona der ki, ”Sen yeryüzündeki babam demiştim ,bundan sonra sadece gökyüzündeki babamı anacağım” ”Babasının Reddi”(1297-1299)(Resim 3) sahnesini içeren fresk işte bu olayı betimlemektedir. Giotto maddi ve manevi dünyayı ikiye ayırdığı figür grupları ile belirtmiş, Francesco ‘nun arkasına tinsel dünyanın temsilcilerini, babasının arkasına ise Assisi’nin ileri gelenlerini yerleştirmiştir. İki dünya arasında ki karşıtlık, figür gruplarının arkasında bulunan iki farklı mimari ile de vurgulanmaktadır.

Resim 3-Giotto,Babasının Reddi,1297-1299,Fresk,San Francesco Yukarı Kilise,Assisi

On bir arkadaşı ile beşinci Haçlı seferine katılan Aziz Francesco,Dimyat kuşatmasında hazır bulunur ve buradaki Hiristiyan birliklerine vaaz verir. Korkusuzca kamptan ayrılınca esir düşer ve Eyyubi Sultanı ‘nın önüne çıkartılır. ”Aziz Francesco Sultan’ın Huzurunda”(1297-1299)(Resim 4) fresk bu anı betimler. Sultan onu kibarca karşılar. Aziz Francesco Sultan’a Hiristiyan esirlere iyi davranması için vaaz verdikten sonra inancının gücünü ispatlamak üzere Sultan’ın mayetini kendisi ile beraber ateş üzerinde yürümeye davet eder. Ancak kimse bu teklifi kabul etmez ve Sultan’ın maiyeti derhal bulundukları ortamı terk ederler.

Resim 4-Giotto,Aziz Frrancesco Sultan’ın huzurunda,1297-1299,Fresk,San Francesco Yukarı Kilise,Assisi

Aziz Francesco ‘nun yaşamı Yukarı Kilise’nin duvarlarında yer alırken,Fransisken tarikatının üç temel değeri olan “Yoksulluk” “İtaat” ve “İffet” Aşağı Kilisenin çapraz tonozunda betimlenir. İsa’nın sade, gösterişten uzak yaşam tarzını örnek alan ve öğretisini bu anlayış üzerine inşa eden Aziz Francesco ‘nun temel aldığı bu üç değeri görselleştiren Giotto, alegorik bir dil kullanır. ”Yoksulluk Alegorisi” in de(1316-1319) üzerinde yamalı bir tunik bulunan, zayıf bir kadın ,yoksulluğu temsil eder ve arkasında saflığın simgesi olan goncalar vardır .İsa,Aziz Francesco’yu sayısız meleğin tanıklığında ,yoksulluk ile evlendirmektedir. Bu evliliğe manevi dünyanın dışında olanların tepkileri ise farklılık göstermektedir. Sol köşedeki genç Aziz Francesco’yu örnek alarak giysilerini çıkartırken, sağ köşede yer alan zenginler para keselerini sıkıca tutarak Aziz Francesco ‘nun yaşam tarzına işaret eden melek ile alay etmektedir.  “İtaat Alegorisi”(1316-1319)”İtaat” ,”Sağduyu”  ile “Tevazu” arasında bulunmaktadır. Çift yüzü ile geçmişi ve geleceği gören “Sağduyu” elinde bilginin simgesi olan aynayı tutmakta ,”İtaat” ise önünde diz çöken genç keşişe sükuneti önermektedir. Küstahlığın sembolü olan Kentaur ise “İtaat” ın evine kabul edilmemektedir. “İffet” alegorisinde (1316-1319) yalnızca meleklerin girebildiği çok iyi korunan bir kalede yaşayan “İffet” e ulaşabilmek için uzunca bir yol kat edilmesi gerekmektedir. ”İffet” in bulunduğu yere tırmanabilen üç figür sol tarafta cehenneme atılan domuz  başlı “İffetsizlik” başından alevler fışkıran “Tutku” ,vücudunda kalplerin asılı olduğu “Aşk” ve sağ tarafta örümcek ayaklı”Ölüm” yer almıştır.Domuz cehaletin ve aç gözlülüğün,örümcek ise kötülüğün simgesidir.

1302-1306 yıllarında Padova’daki Arena Şapel’de çalışan Giotto’yu Dante’nin ziyaret ettiği bilinmektedir.Arena Şapel’in fresklerinde,Anna,Yohakim,Meryem ve İsa’nın yaşam öykülerinden anekdotlar ile yedi erdem ve yedi günah alegorileri yer almıştır. Arena Şapel’in fresklerinde yer alan Anna ve Yokahim yaşlanmış olmalarına rağmen çocukları olmadığı için Tanrı’ya dua ederler ve Yokahim çöle giderek kırk gün oruç tutmaya başlar. Çölde bir melek Yohakim ‘e görünür ve eşi Anna’nın hamile kalacağını bildirir. Bunun üzerine çölden ayrılan Yohakim  eşinin yanına döner ve onu kapıda karşılayan Anna’ya sarılır. Giotto ,Legenda Aurea anlatımına uygun olarak çifti Altın Kapı’nın önünde buluşturur.”Altın Kapı’da Buluşma” (Resim 5) adlı freskte ,yaşlı Anna ve Tohakim ,Kudüs kentinin yuvarlak  kemerli kapısı önünde birbirini öpmektedir.Anna’nın arkasında hizmetkarları,Yohakim ‘in arkasında ise genç bir çoban seçilmektedir. Öpüşme motifi bu sahnede Lekesiz Gebelik inancına gönderme yapar.

Resim 5-Giotto,Altın kapı’da Buluşma,1304-1306,Fresk ,Arena Şapel,Padova

“Yahuda’nın İhaneti”(1304-1306)(Resim 6) adlı freskte, öperek İsa’yı ele veren Yahuda ve İsa kompozisyonunun tam merkezinde yer almıştır. İncil anlatımına göre, İsa ‘nın havarilerinden olan Yahuda, İsa ‘yı deşifre etmek için Ferisilerden otuz gümüş aldıktan sonra İsa ‘yı öperek ele vereceğini söyler. İsa’nin Zeytin Dağı’nda yaptığı duanın ardından kılıçlarla,sopalarla silahlanmış bir kalabalığın önünde İsa’yı öper ve deşifre olan İsa askerler tarafından teslim alınır.İhanete gönderme yapan öpmenin vurgulandığı yapıtta, İsa’nın arkasında bulunan havari Petrus,baş kahinin hizmetkarı Malhus ‘un kulağını keserken betimlenmiştir. Petrus’ta gözlemlenen şiddet ve öfkeye karşın İsa’nın durgunluğu ve sakinliği, ihanet karşısında verilen tepkilerin farklılığına işaret eder.

Resim 6-Giotto,Yahuda’nın İhaneti,1304-1306,Fresk ,Arena Şapel,Padova

Özellikle  “ Ölü İsa’ya Ağıt” (Resim 7)adlı pano,yeni resim anlayışının tüm niteliklerini ortaya koymaktadır.Giotto vücudu görünmeyen,tümüyle giysilerle örtülü figürlerde yoğun bir hacim  ve mekan etkisi yaratmıştır.Ayrıca gerek doğa öğelerinin işlenişi ,gerek yüzlerdeki dramatik anlatım  Arena Şapeli fresklerini ortaçağ geleneğinden ayrılmış doğalcı bir anlayışın önemli örnekleri arasına katmaktadır.

Resim 7-Giotto,Ölü İsa’ya Ağıt,1306

Giotto,resimsel araçları doğalcı bir anlatım içinde kullanmayı amaçlayan ilk sanatçılardandır.Gerek doğaya,gerek insan figürüne  çözümleyici yaklaşımı,onu, Floransa resminin sürekli göz önünde bulundurulması gereken bir ustası kılmıştır.Eserlerinde  sanatçı doğaya eleştirel bir gözle bakmış, ağaç,kaya,kuş gibi doğa nesnelerini gerçekçi bir anlayışla resmetmiştir.Tüm bu atılımcı denemeleriyle Giotto,salt Rönesans değil,doğalcı bir resim anlayışının kökleşmesine kaynaklık etmiştir.Yaşadığı dönemde de ünlü olan sanatçı,hemen hemen tüm On dördüncü yüzyıl Floransa ve Siena ressamlarını etkilemiştir.Ama yüzyılın sonuna doğru neredeyse unutulmuştur.Ancak üslubunun Masaccio ve giderek de Michelangelo ‘yla yeniden canlandığı görüşü benimsenmektedir.

 

 Kaynakça

Bedrettin Cömert,(2007), Giotto’nun Sanatı, Deki Yayınevi,İstanbul

Engin Beksaç(1995),Avrupa Sanatı’na Giriş,Engin Yayıncılık,İstanbul

Francesca Flores D’Arcais ,(1995),Giotto , Abbeville Press,New york

Ian Pears,(2003), Gıotto Hand, ,Berkley

Nilüfer Öndin(2020),Gotik Resim ve Heykel Sanatı,Hayalperest yayınevi,İstanbul

Kaynakçada yer alan Nilüfer Öndin’in kitabından, Gotik resim sanatı ve sanatçıları hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.Metinde,belirtilen kaynaktan  alıntılar yer almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

dipnotsanat sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et