Romantizm Akımı ve Resim Sanatına Yansımaları

Romantizm akımı on sekizinci yüzyıl usçuluğuna yeni-klasikçilik akımına bir tepki olarak ortaya çıkmış 1750’ ler de başlayan ve on dokuzuncu yüzyıl  boyunca süren bir akımdır. Romantizm in oluşumunda Rousseau, Kant ,Fichte , Edmund Burke , Goethe, Schiller, Victor Hugo   gibi yazar ve şairlerin edebiyat çalışmalarının yanı sıra Avrupa tarihinde  değişim sürecine yol açan toplumsal ve ekonomik devrimler de rol oynamıştır. Romantizmle Fransız Devrim’i arasında eştözlü bir bağdan söz edilebilir.Romantizmi bazı bakımlardan  anlamamız Fransız Devrime bakışımızla bir aydınlık kazanabilir. Fransız devrimi bir katalizör, ateşleyici olmuş, Romantizmin bildiğimiz anlamda kimliğini kazanmasına katkıda bulunmuştur. Lakin Romantizmin nedeninin Fransız Devrim ‘i olduğunu düşünmek de yanlış olur. Romantizm salt bir sanatsal üslup değil aynı zamanda bir düşünme biçimidir Bir dizi toplumsal ya da ekonomik alt üst oluş olarak algılamak gerekir.

Romantizm ondan önceki yüzyıllarda ki sanat anlayışına karşı bir tutum olup ,bir okuldan çok,  insanı ve doğayı yeni bir kavrayışla yeni  biçimde planlı bir şekilde uygulamasıdır. Bu yeni kavrayış burjuva sınıfını iktidara götürmüş, Avrupa’ya egemen olan Us (Akıl, Raison)tapıncından vazgeçilmesiyle sadece resim alanında değil siyasal toplumsal ve ekonomik planda da toplumsal evrimin sonucudur. Tüm Avrupa ‘yı başta İngiltere, Almanya ve Fransa’ yı etkileyen bu akımın insan ve doğaya yaklaşımında akıl dışıcılık, duygusallık, heyecan, iç güdü, öznelcilik, imgelem ,sezgi, ifade özgürlüğü ,bilinçaltı, bireyselcilik, yaratıcı deha , yalnızlık, doğa sevgisi, doğayla özdeşlik, ulusçuluk ,yurt severlik kavramları önem kazanmıştır.

Kökleri  halkın kaynaklarından beslenen yeni duyarlılıkla İngiltere’ de ve Almanya da Romantizm temellenmiştir. Fransa’ da ise geçmiş hayranlığının başlangıcı olarak düşüncelerini ünlü “ Memoire a l academie de Lyon” (1741) adlı yapıtında açıklayan Soufflot başta olmak üzere Gotik Mimarisinin değerleri olduğu gibi kabul edilmiş, mitoloji anıtlarına ve Keltlerin şiirine ilgi duyulmuştur.Romantik ressamların çoğu Neo-Klasisizm uluslararası laboratuvarı olan Roma da yetiştikleri için, hemen hemen hepsi antikitiye olan tutkuları ve dönemin anlayışına çıkma arzusuyla neo-klasisizm saflarında resme başlamışlardı. Bununla birlikte geçirdikleri dinamik sanatsal süreçte kendi anlayışlarına göre neo-klasizmin etkisinden kurtuldular. Neo-klasisizm in son evresi olarak Romantizm kabul görülebilir.  Fransız romantizmi ana ilkeleri Jean-Jacques Rousseau’ nun metinlerinde açıklandığı gibi İngiliz romantizmi ana ilkeleri de  1780’ den  itibaren Hume ve Locke un felsefe metinlerinde  açıklanmıştır. Ama İngiltere’ de romantik resmin doğuşu,Fransa ‘da olduğu gibi  sanat dallarını yöntemlerle  saptayan kurallar zincirinde engellenmedi. İngiltere ‘de Shakespeare ve Elizabeth tiyatrosundan itibaren ,zaman ve mekan birliği söz konusu değildi.

Romantik sanatın ilk belirtileri on sekizinci yüzyılın ilk çeyreğinde İngiltere ‘de  bahçe mimarlığında karşımıza çıkmaktadır. Dönemin  Avrupa’sında moda olan  geometrik düzenli Fransız Bahçesi yerini  doğal bir tarza  İngiliz bahçesine bırakmıştır.  Bu sürecin günlük yaşamda yansıyan dönüşümlerinden biridir. Tam olarak klasik bir keskinliği olan Fransız bahçesi ,doğayı öykünen İngiliz bahçesine terkedilmiştir.Bu doğaya dönüşü 1750’den itibaren Jean-Jacques Rousseau hazırlamıştır.  Dolambaçlı patikalar, kıvrımlı dereler, düzensiz çimenlikler, ustalıkla dağıtılmış ağaç kümeleri, Gotik yıkıntılar, yapay gölcüklerle tamamıyle yeni bir anlayış la yeni akımın ruhunu temsil eder. İlk kez 1730 ‘lar da W.Kent  bahçeleri Claude Lorraın, Poussın gibi sanatçıların  manzara resimlerini anımsatacak biçimde yani Pitoresk üslupta düzenlemiştir. On sekizinci yüzyılın sonlarında Romantizmin öncülerinden olarak görülen Poussin, Georges Michel  peyzaj resimlerini bu süreçte kendilerine örnek alacaklar  ve bu göze hoş görünen peyzajlar olduğu gibi kabul görecektir.

Romantizm döneminde manzara yüzyıllar boyunca  arka fon olma rolünden sıyrılarak ana konu olarak ön plana çıkmıştır. Figür resminin önüne geçmiştir manzara. Romantik akımın temel özelliklerinden olan doğa,  izleyicinin us gücü ve duyguları üzerindeki etkisi  üzerinden  ele alınmıştır. Manzara resmi,  izleyiciyi kendi ruh durumunu incelemeye ve kendi üzerindeki etkisini çözümleyerek kurduğu bağlaşımda tesir eder.On sekizinci yüzyıldan başlayarak sırasıyla bilim, felsefe, yazını etkisine alan doğa kültü Richard Wilson’ la (1714-1782)  birlikte resim sanatını da egemenliğine almış, Alexander ve John Robert Cozens ‘in   yeni suluboya  tekniğiyle yaptıkları manzaralarla özgünlük kazanmıştır. Paul Sandby  (1725-1809) ,John Crome  (1768-1821) Thomas Girtin  (1775-1802) ve John Sell  Cotman  (1782-1842)  yapıtlarıyla olgunluğa ,  John Constable  ve J.M.W.Turner’ la da doruk noktasına ulaşmıştır.

John Constable

Constable, İngiliz manzara ressamları zamandizininde romantizmin öncülerindendir. İngiliz romantik resmi portre alanında yetkin yapıtlar ortaya koyarken, bu alanda yeni bakış açısı getiren İngiliz peyzaj resmi olacaktır.1790 ile 1810 arasında yapıtlarıyla,  resim tarihinde Constable’ ın egemen olduğu görülür.Constable ‘nin büyük yada küçük yağlı boya kompozisyonlarında  hep aynı coşkuyu heyecanı hissederiz. Işığın açıklık , koyuluk değişimlerini sağlayan yumuşaklığı daha o zaman Empresyonizm ‘i muştular. Eserlerinden Fransız  peyzaj ressamları ,özellikle  Huet ve Delacroix derinlemesine etkilenmiştir.

Parisli resim tacirleri baş yapıtı sayılan “Saman Arabası”nı (Resim 1)  yirmiden fazla yapıtını satın almışlardır. Eserlerinde natüralizm, özgür bir teknik, canlı renkler, havanın ve ışığın titreşimleri, meltem, bulutlar dikkati çeker.  Constable konu seçiminde ve tekniğinde uyguladığı ezber bozan yaklaşımıyla ,doğalcılığıyla,  Barbizon okulu ve modern manzara resminin gelişiminde etkin rol oynamıştır. Sanatçı aynı konuları  aynı görünümleri  değişik ısı ve hava koşullarında  yansıtırken kırık fırça vuruşlarından ve saf renk lekelerinden yararlanmıştır.

Resim 1 John  Constable ,Saman Arabası , 1821

Joseph Mallord William Turner

Turner,  romantik manzarada renk ve ışık etkisiyle eriyen tualinde  neredeyse soyut bir sanata ulaşmıştır. Doğada  en güçlü ve dramatik olanın betimlendiği romantik manzara da kendi üslubuyla tanımlanan bu yeni tip resmin , soyut güçler olarak tasarlanmış  doğa güçlerini simgeleyen sanatını, İngiltere’de çok etkin olan “yüce” kavramında ele almak gerekir. Yücelik kavramının estetik bir haz oluşturması Antik çağ  filozofu Longinus’ la ilk kez karşımıza  çıkar.

Yüce sorununu yeniden ele alan yazar Edmund Bürke’  e göre “herhangi bir şekilde acı ve tehlike düşüncesini uyandırabilen, yani korkunç olan herşey”  yüce adı verilen bu değişik haz türünün kaynağıdır. Yüce niteliğini oluşturan nesneler güzel nesnelerden çok daha yoğun ve güçlü bir duygusal tepki etki bırakırlar.Constable ‘ın şiirsel bir natüralizmi varken  buna karşılık Turner yeni izlediği yolda Empresyonizm’e götüren yola girmiştir. Turner’ in tam anlamıyla özgür bir yöntemi vardır. Empresyonistlerin ve Sembolistlerin  sahip çıktığı bir yığın olanağa yol açmıştır. Fransa ‘da Huet ve Delacroix ile dost oldu, aynı atölyeyi onlarla paylaştı.

Turner, büyük boylu tuvallerle çalışırken esin kaynağını, her yıl kıta Avrupası ‘n da ,İtalya ‘da İsviçre ‘de yaptığı seyahatlerden aldığı   suluboya ve taslak hasatından alıyordu. Artık konu, ışık, renk, bir tür sis ,nem ve pus yararına  yitmektedir. Turner “ Yağmur,Buhar ve Hız” (Resim 2)tablosunda resme bir makinenin girmiş olması bir yeniliktir. Tabloda bir sis görünüme doğru ilerleyen Great Western lokomotifi görünür. Adeta bir fırça darbesiyle gökyüzüyle yeryüzü bir birine karışmıştı eserde.

Resim 2   J.M.W., Turner, Yağmur,Buhar ve  Hız,1844

İtalyan sanatçı Piranesi ‘ye  eserlerinde yüce kavramının egemen olmasıyla İngiltere’ de ilgi duyulmuştur. Bürke’ nin yüce kavramı eserlerinde ilk göze çarpan unsurdur. Çağı içindeki sanat ortamında yüce kavramının yanı sıra  Ortaçağ’ a da bir hayranlık yaygın bir yöneliştir. En yaygın ifadesini de Henry Fuseli ve Blake’in yapıtlarında bulmuştur. Fuseli ,abartılı hareket ve jestlerle stilizasyonların hakim olduğu fantastik konularla  dehşet ve korku duygularını  uyandırmıştır. Blake ise ortaçağ ve Manyerizm’i hem örnekleyip hem geliştirerek  tümüyle öznel bir renk, ışık  ve biçim kullanımıyla  görülerine somutluk kazandırmıştır.

Nazarenlerle yakın ilişkilerde bulunan  Joseph Anton Koch  (1768-1839)  “heroik” manzaralarıyla  Almanya’daki romantik manzara resmine önderlik etmiştir. Koch un başlattığı bu gelenek Philipp Otto Runge (1777-1810) ve Friedrıch’ le doruk noktasına varmıştır ve manzaralarında  tanrısalı, tinseli ve aşkını  ifade etmeye çalışmışlardır. Runge kişisel duyguların anlatımını simgesel bir ifade biçiminde manzaralarında yer verir .Doğa, Runge ve Friedrich  için tanrısal bir ruhun yansımasıdır. Sanatçı resimlerinde doğanın  bu özelliğini ya cismani dünyadan aldığı en olağan görünümlerle  aşkın bir anlam yükleyerek  ya da haç ve Gotik kilisesi gibi Hiristiyan simgelerinden yaralanarak anlatmıştır.

Antonie Jean Gros

Fransa’da Romantizmi  önceleyen etkin sanatçı Antoine Jean  Gros (1771-1835) dir. Venedik okulu ve Rubens etkili renkleriyle, İmparator Napoleon ‘un savaşın trajik yönleri karşısındaki duyarlılığını  göstermek amacıyla yaptığı resimleri, endişe ,acı ve umutsuzluk içinde karakterler,hastalık ve ölüm temalarıyla dikkat çeker. Gros romantik konulara hemen eğilim göstermiş ve on beş yaşında David in atölyesine girmiştir. İlke olarak portre ressamlığını benimsemiş, hemen Young ve Ossian ı resimledi. En önemli çalışmalarından biri olan “ Pestiferes de Jaffa “(Resim 3)klasik gelenekten kesinlikle uzaklaşan  derin bir Romantizme tanıklık eder ve Fransız filozof Maine de Biran’ ın dile getirdiği kahramanlık ve yoğun bir iç yaşam tapıncını yansıtırlar.

Resim 3 Antoine Jean Gros ,Pestiferes de Jaffa, 1804

Theodore Gericault

Aydınlanma döneminin ideallerine göre yetişmiş, öte yandan tarihsel olaylar karşısında düş kırıklığına uğramış bir kuşağın çelişkili ruh durumunu yansıtan    Gericault’ ta Gros’ dan çok etkilenmiştir. Sanatçının 1824 ölümü üzerine genç ressamların Romantizm üzerinde etkin ismi  Delacroix olacaktır. Gericault ,bütün romantik kuşağın yetiştiği Guerin atölyesinde sanat hayatına başlamıştır.

Atı insana bağlayan sevgisel ve romantik bağların etkisiyle bu soylu hayvanın çekimine tutkuyla bağlanmış ve yapıtlarında yer vermiştir. At üzerinde saldıran ve savaşan subaylar, at yarışları, koşum ve çift atları ,at eğitimi. Hepsinde insan ve hayvanın savaşı ya da uyumu ,ortak yengi istençleri söz konusudur. Gericault  1812 sergisine  “Avcı Subayın Atlı Portresi” eserini gönderdi. Şaha kalkmış atın ve ışıklar içinde kılıçla saldıran subayın atılganlık ve gücü hayranlık kazandı ve bir madalyayla ödüllendirildi . Gericault İtalya da olduğu dönemlerde Ingres,Delacroix  ve öteki Fransız sanatçılarla görüşmeleri yapıtlarına çok yaralı oldu.

blank

Resim 4  Theodore Gericault, Medusa’nın  Salı,1818-1889

Eugene Delacroix

Fransız romantik figür ressamlarının en önemlisi sayılan Delacroix, Venedik Okulu ve Rubens’e bağlı  paletinde , teknik olarakta  Constable ve  Parkes Boington(1802-28) etkili tekniğinde, tarihsel yada yazınsal konulara yer vermiştir. Çağdaş dünyadan aldığı konularda ise Kuzey Afrika  gibi yabancı kültürlerin  yaşantısını betimlemiştir.

Delacroix, 9 Mayıs 1824 tarihli Günlük’ün de şunları yazar: ”Usa yatkın resmi hiç sevmiyorum; gereksinimi beni her sorunda çalıştıran amaca ulaşmadan önce ,karışık zihnimin heyecanlanması, açılması, yüzlerce tarzı denemesi gerekir ” Her kompozisyon için bol bol desen ve taslak  çalışıyordu. Trois Glorieuses  den (1830) etkilenerek 1831 Salonunda sergilenen “Halka Önderlik Yapan Özgürlük”(Resim 5), ”Cezayirli Kadınlar”(Resim 6) ,”İsa Zeytinli Bahçe de” gibi baş yapıtlar yarattı. Dönemi içinde hem hayranlık hem de tartışma konusu olan  bir virtüöz olan Delacroix ,dinsel bir kompozisyondan ekzotik bir sahneye ,bir tarih sahnesinden alegorik bir kompozisyona geçmiştir.

blank

Resim 5 Eugene Delacroix,Halka Önderlik Yapan Özgürlük,1830

 

blank

Resim 6 Eugene Delacroix ,Cezayirli Kadınlar,1830

Fransız romantik resim sanatının çok başarılı olduğu bir öteki alanda manzaradır.1830’ larda bir grup sanatçı Barbizon kasabasına yerleşmiş, Fransa ‘da ki yeni-klasik geleneğin figürlü resim anlayışı karşısında Romantik Manzara okulunu oluşturmuştur.Narcisse Diaz  de la Pena(1808-76),Jules Dupre(1811-89),Theodore Rousseau(1812-67) ve Daubıgny ‘nın temsil ettiği Barbizon okulu sanatçıları konularını, Barbizon Kasabasının yakınında ki  Fontainebleau Ormanı ve çevresinden almıştır. Doğrudan doğruya açık havada çalışan ressamlar getirdikleri bu yeni disiplinde  gözlemlerine bağlı kalmış, atmosfer ve ışık etkilerine önem vermiştir.

Rengin daha özgür kullanımı da dikkat çekmektedir. Bu noktada güçlü doğacı öğe onları 1850’ lerin  60’ ların gerçekçiliğine, oradan da 70’ lerin izlenimciliğine bağlar. Barbizon okuluna bağlı olmamakla birlikte Romantik Manzara resmine büyük katkıda bulunan  bir ressamda Corot’tur.1850’ ler de yaptığı manzara resimlerinde anlatımcılık ve duygusallıkla ele alınan ,şiirsel bir yansıma  baskın öğelerdir.

Francisco Goya     

Romantik resim sanatının gelişiminde  ve  ondan sonra gelecek sanat akımlarına öncülükte ,en yetkin örnekleri İngiltere, Almanya ve Fransa’ da görsek te İspanya’ da Goya ‘nın sanatıyla doruk noktasına ulaşmıştır. Goya ‘nın İlk dönem yapıtlarında Tıepolo  ya da Fragonard ın Rokoko geleneğinin etkilerinin hissedilmektedir. Bu etkilerin yanı sıra bir yandan çektiği kişisel acılara, öte yandan ülkesinin durumuna bağlı olarak zamanla içine kapanmış ve uslubunu değiştirmiştir. Sanatçı ilk dönem eserlerindeki canlı Rokoko resimlerinin yerine Napolyan ordularıyla  iç savaşın paramparça ettiği ülkesinin yaşamına ilişkin etkileyici tablolar yapmıştır.

blank

Resim 7 Francisco Goya, 3 Mayıs 1808 ,1814

Romantizm döneminde edebiyat dünyasına daha da yakınlaşan ressamlar kitap ressamlığına özel bir önem vermiştir. Taş baskı ya da ıslak kazı tekniğinde  yaptıkları kitap resimlerinde yazınsal, tarihsel ya da savaşa ilişkin konuları betimlemişlerdir. Horace Vernet  (1789-1863), Auguste Raffet  (1804-1860)  gibi yetenekli genç sanatçıların başarılı  çalışmaları dikkat çeker.Romantizm, İngiliz romantik ressamlarının Paris sergisinde resimlerini sergiledikleri, Delacroix’ in Londra ya gidip Turner, Constable, Reynols, Gainsborough ‘a hayran kaldığı ve Bonington ı özümlediği bir dönemdir .  Bütün bu romantik ressamların farkında oldukları ,Baudelaire in dediği gibi,    ”Aynı zamanda hem özneyi, hem de nesneyi, sanatçının dışında dünyayı ve bizzat sanatçıyı kapsayan etkileyici bir büyü yaratabileceğini”  bilmeleriydi.

Romantizm ondan sonra gelecek sanat akımlarına  Sembolizm ve Empresyonizm ‘in yanı sıra Soyut Sanat’a çıkış noktası olmuştur. On sekizici yüzyılda oluşmaya başlayan akım, ülkelere ve sanat türlerine göre  değişik tarzda ortaya çıkarak On dokuzuncu  yüzyıl sonuna kadar devam etti. Egemen olan “romantik insandı”. Bugün sahip olduğu içerikler ne olursa olsun; özgürlük, kardeşlik, devrim kavramları romantizmin sunum yansımasıdır. Sanat ve siyasetin günümüzdeki büyük eğilimleri , romantizmin içinde önemli rol oynadığı bir tarih olmaksızın ortaya çıkamazdı.

 

Kaynakça:

CLAUDON, F., Tiber, G., Roschitz, K. (Çev:Özdemir İnce, İlhan Usmanbaş), (1994) Romantizm Sanat Ansiklopedisi, 2.Baskı İstanbul:Remzi Kitabevi

GOMBRİCH, E.H.(çev.Erol Erduran, Ömer Erduran ) (2016), Sanatın Öyküsü, İstanbul: Remzi Kitabevi

Mehmet Göktepe,Romantizm Sanat Akımı ve Sanatçıları Üzerine bir Değerlendirme,Journal ofv

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

dipnotsanat sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et