İlk soyut resmin kimin elinden çıkmış olduğu sanat tarihinde bir tartışma konusu olsa da Kandinsky ‘den dört yıl sonra ilk soyut resim denemelerine başlayan Mondrian, soyut resmin öncülerinden olup ,soyut sanatı artık öznel yaşantıların anlatım aracı olarak değil, evrensel bir biçim dili olarak görmekteydi. Mondrian evrenselliğe açılabilmek için, doğaya bağlı olan dünya görüşlerinin temelden yıkılması gerektiğine inanıyordu. Bu dünya görüşünde madde, maddesel çıkar ,bencillik, edilgenlik ağır basıyordu ve bu dar dünya yıkılmadıkça insanlar yaratma özgürlüğüne kavuşamayacak, evrene açılamayacaktı .Mondrian, tasarladığı dünyaya ulaşabilmek için soyutlamayla işe başlar.
Mondrian’in kişisel olmayan bir resim diline ve tekniğine ağırlık vererek ”Neoplastisizm” adını verdiği geometrik soyut uslubun önderi olarak uluslararası üne kavuşmuştur. Hollandalı sanatçı sanat yaşamına Lahey okulu tarzını yansıtan, gri ve koyu yeşil renklerin hakim olduğu, doğalcı manzara resimleriyle başlamıştır.
View of Winterswjik,1899
1908 yılına gelindiğinde ise paletin de ki renklerin değiştiği, daha açık renklerde Yeni İzlenimcilik doğrultusunda yapıtlar ortaya koyduğu görülmektedir.
Wind Mill Sunligt,1908
woods near oele ,1908
1903 ten beri “teosofi”ye yani mistik eğilimli dinsel felsefeye duyduğu ilginin etkisiyle resim anlayışı simgeselci bir nitelik kazandı. Ana renklerle çalışmaya başlamıştır. Yapıtlarına gizemli bir anlam katmıştır. Bu süreçte eserlerine, öbür dünyayı çağrıştıran bir nitelik verip bu etkiye güçlendirmek için fovist renk anlayışıyla deneyler yaptı. Mondrian’ın ilk dönemlerde yaptığı doğacı betimlemeler giderek bu öğeler arasındaki dinamik bağlantıyla bir uyum sağlamıştır.
The Red Tree 1909
1911 de Paris’e yerleştikten sonra Conrad Kikkert’in atölyesinde tanıdığı Toorop’un öğretileri doğrultusunda canlı renkleriyle ve simgeselci yaklaşımıyla eserler üretmeye devam etti.
The Red Mill 1911
Church tower at Domburg,1911
Mondrian, 1910-12 ‘de Hollanda da kübist ressamları inceleme fırsatı buldu. Renk çeşitlerini azaltarak, resimlerini daha çok çizgisel yapılar olarak düzenlemeye başladı. Paris’te ki Kübist ressamları da tanıma olanağı da bulan sanatçı , 1914 ‘ e dek bu akımın ilkelerini Kübist ressamların ulaştığı soyut anlatımdan daha öteye götürmeye uğraşmıştır. Sanatta soyutlama Kübistlerle başlamıştı.
Bazı ressamlara göre Kübizm, açıkça tam soyutlamaya giden bir yoldu. Bu yolun sonuna kadar gitmek istemeyenleri, sanatta betimleme yoluna gitmekten ayrılmaktan korkmakla suçluyorlardı. Kavranabilen ama temsil edilemeyen şeyi sunmanın tek yolu soyutlama olduğunu düşünürsek öncü soyutlamacılardan Mondrian bilinçli olarak ”temsil krizini” çözüm arayışındaydı. Gerçekliği temsil etmekte yetersiz kalan kavram, onu yükseltme ve sunulan olanın temsilinden bütün “gerçeklik” izlerini silme yoluyla özgür bırakılacaktı. Kavramın kendisi yüce gerçeklik haline gelecekti.
Kavanozlu natürmont,KavanozI II ,1911
Sanat dünyasına ilk olarak Kübistlerle giren aklın soyutlama ve eleme gücü ,Mondrian ‘de yıkma ve yok etme etkinliğine dönüşmüştü. Mondrian’ e göre Kübist sanat soyutlayıcıydı ama soyut değildi. Çünkü doğayla ilişkisini koparmamış hacme bağlı kalmıştı. ”hacmi yıkmak zorunda kaldım “diyordu. ”Saf plastik sanatın anlatımı” üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Tek bir temayı işlediği soyut dizilerini ör.Ağaçlar ilk kez bu dönemde gerçekleştirmiştir. Mondrain farklı ama paralel okullardan , kübizm, Weimar’ da Bauhaus, İtalya’da Fütürizm ve diğerleri bir çok başka sanatçıyla aynı tutkuyu paylaşıyor, amaçları bütün dünyada uygulanabilecek, her yerde yeniden üretilebilecek, bütün ulusal kültürleri aşan bir “modern tarz” oluşturmaktı.
Gri Ağaç,1911
Çicek açan elma ağacı,1912
İlerleyen zamanlarda tarihsel bakımdan Kübizm’in bir uzantısı olan ,aynı zaman da klasik ve neo klasik sanatın biçimsel özelliklerini sürdüren geometrik soyutlama, Mondrian yapıtlarında en üst düzeyde bir başarıya ulaşacaktır.
I.Dünya savaşı sırasında Hollanda ‘da geçirdiği yıllarda “Rıhtım ve Okyanus” 1916 dizilerini gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda “Artı ve Eksi” de Mondrian kullandığı biçimsel öğeleri tanımlar.
Oval şekilde renkli düzlemler ,yaklaşık 1914
Mondrian, 1917 de Van Doesburg ‘la birlikte De Stijl grubunu kurdu, aynı adla sanat dergisini yayınlamıştır .Mondrian 1925’ e kadar ressam ve tasarımcılar birliğinin Doesburg ‘la birlikte öncüsü oldu. De Stijl ‘ciler halka dayanmayan bir sanatın yaşama giremeyeceğine inanıyorlardı. Bu dergide çıkan 1919 tarihli “Resim Sanatında Yeni Biçimlendirmeler” adlı yazısında Mondrian ,günün uygar insanının yaşamı giderek doğadan uzaklaşıyor ve soyut yaşama dönüşüyor diyordu. Mondrian’a göre de sanat bu gelişmeye adım uyduracak ve natüralist sanat yerini soyut sanata bırakacaktı. Soyut sanat bireysel değil evrensel olacaktı. Bireysel özellikler gösteren doğa biçimlerini ve renklerini tekrarlamayacak, onlardan soyutlanmış olan evrensel bir biçim- dili yaratacaktı.
1919 yılında De Stijl de yayınlanan “Doğal ve Soyut Gerçek” adlı yazı dizisinde denge, oran ve renk uyumunun sadece resim sanatına özgü şeyler olmadıklarını , bunların iç dekorasyon ve yapı sanatlarının da temel sorunu olduğunu belirtiyordu. Resimde görülen denge tasarıları yapı sanatında gerçekleştirilirse ayrıca duvarlara resim asarak güzelleştirmek zorunda kalmayacağımızı söylüyordu. Sanatçının bu düşüncelerinin büyük ölçüde gerçekleştiğini günümüzde mimaride ve iç dekorasyonda bir ” Mondrian üslubu” undan söz edebiliyoruz.
Renk komposizyonu A ,1917
Gri Çizgili Elmas, 1918
Mondrian, 1912 1917 yılları arasında kuramsal ve plastik araştırmalarının sonucu olarak, artık figüratif çağrışımın bütünüyle terk edildiği “Neoplastisizm “ adlı yeni bir soyut resim akımı başlatmıştır. İlkel renkler ve basit geometrik biçimler arasındaki ilişkileri araştıran bir akım da dik açı ile üç ilkel renk (mavi, sarı ,kırmızı) ve renk sayılmayan siyah beyaz gri bu renklerden oluşan yatay ve dikey çizgiler ,Neoplastizim’in öğeleridir. “Neoplastisizm “daha sonra geometrik soyutlamanın kökeni olmuştur.
1918_19 ‘da “Dama Tahtası Biçiminde Komposizyon”’da(1919) düzenli bir ızgara sistemi uygulamıştır.1919’a kadar resim zeminin küçük dikdörtgenlere bölerek renklendiriyor. Bu dönemde renkler birbirine karıştığı gibi, tonlarda da kesinlikle birbirinden ayrılmıyor.1919 dan sonra resim zeminini dolduran dikdörtgenler büyüyor ve renkler tonlarından ayrılarak parlamaya başlıyordu. Bu aşamada büyük bir değişiklikte siyah ve beyaz karışımından elde edilen gri dikdörtgenlerin resimde ağır basması olacaktır. Mondrian 1921 de yayınladığı “Le Neoplasicisme” adlı kitabında, ana renklerdeki dikdörtgen sınırlandırılan siyah,beyaz ve gri renklerde yatay ve dikey çizgilerden oluşmuş uslubunu açıklamıştır.Kitabın Almancası 1925 yılında Bauhaus tarafından yayınlandı.Mondrian neoplasticist eserleri çerçevesiz olarak sergilenmiştir.
Komposizyon ,kırmızı,mavi ,1920
.
Komposizyon ,1921
1925 yılında De Stijl grubundan kendi görüşüne ters bulduğu için ayrılmıştır. Van Doesburg’ın 1924-25 yıllarındaki resimlerin de, De Stijl grubunun Mondrian etkisindeki, dikey yatay formülünü bir kenara bırakmıştı.Lissitzky ‘in etkisi altında kalan Doesburg artık daha dinamik daha coşkun bir düzenleme peşindeydi bu değişim karşısında Mondrian ,De Stijl grubundan ayrıldı. Kendi yolundan devam etti. Mondrian ,eserlerinde simetriden kaçınıyordu. Eşitliğin dengesi yaşamda edilgenliğe sanatta da monotonluğa yol açacaktı. Sanatçı resim yüzeyini bölen siyah yatay ve dikeyleri yirmi yıl boyunca dikey yatay sağa sola aşağıya yukarıya kullanmıştır. Dikeyler: evrensel, nesnel düşünsel ve erkeksi olanı, yataylar: bireysel öznel ,maddesel, dişisel olanı dile getiriyordu.
Mondrian ‘in sanatı evrensel değerleri ve –ying le yang birleşmesinde olduğu gibi– karşıtların yan yana geldiği var oluşu dile getiriyordu. Ona göre yaptığı dinamik fakat uyumlu tablolar henüz gerçekleşmemiş fiziksel ve ruhsal dünyanın modelleri olarak görülmeliydi. Böyle bir dünyada resmin gereği olmuyacaktı. Ayrıca Mondrian’ın sanatın soyut biçimlerinin dinamik ilişkiler kurarak arı bir güzellik yaratabilmesi için rasgele doğal görünüşlerin ötesine geçmesi gerektiği görüşü eski Yunanlıların yetkinliğe varmak için doğayı aşmayı düşüncesinin bir uzantısı bile görülebilir.
Mondrian
Mondrian Çalışma
1940 ‘ta Londra’da ki atölyesinin bir bombardıman sırasında yıkılması sonucu New York’a yerleşmiş ve ölümüne kadar orada yaşamıştır. Mondrian’in Amerika’da bulunması geometrik soyutlama ve Konstrüktivizm tekniklerine eğilimi olan ressamları yüreklendiriyordu.
New york , Mondrian’ in tutarlığında bir dönüşüm yaratmıştır. New york’ ta sokakların düzeni ,hafif müziğin canlılığı yaşlı sanatçının sanatına heyecan katmıştır. Bu dönemin en dikkat çeken eserlerinden” Broadway Boogie-Woogie” dizileri ,Mondrian’in ölçülerine göre büyük bir resimdir. Ayrıca, uzun süredir yaptığı resimlere göre, yeni bir plastik anlayışı yansıtan küçük renk alanları ve dengeyi tehlikeye düşüren yapısıyla çok daha kalabalık bir resimdir. Mondrian’in Neoplastisist resimleri yanlamasına genişlemek istiyorlarmış gibi bir duygu yaratırlar. Ayrıca resimdeki hareket sağda ve solda yoğunlaşarak orta yeri bir biçimde boş bırakır. İnsan ister istemez Amerika’ya özgü bir şeyler görür bu resimde. Resim, ülkenin büyüklüğünü ,New york’un canlılığını ve müziğin ritmini yansıtır gibidir.
Broadway-woogie boige 1943/44
Mondrian ,Kübizmle tanıştığı ilk yıllardaki amacını New york’ takı son yıllarda yaptığı çalışmalarında gerçekleştirmiştir. Hacmi yıkmak için yüzey kesen çizgiler kullandığını , bunların yetersiz kalıp sadece çizgiler yapıp bunu renklendirdiğini artık tek sorunun bu çizgileri yok etmek olduğunu söyleyerek soyutlamalarla dengeye adım adım nasıl varmaya çalıştığını belirtmiştir.Soyutlama aşamalarını Mondrian yapıtlarında birebir izleyebiliriz küçücük karşıt renk kareleriyle çizgiyi görünmez hale getiren eserleri yaşamının son iki yılında karşımıza çıkmaktadır. Artık resim düzeyini bölen siyah çizgilerin renklendirilerek ortadan kalkması dikkat çekmektedir. “Victory Boogie Woogie”adlı eser de Mondrian sanatı ,doğal ışıktan arınmış, içten ışıldayan mistik bir ışık ressamlığına ulaşır .Michel Seuphor onun sanatını kontemplasyon’a dayana bir tür metafizik ressamlığı diye tanımlar.
Victory Boogie –Woogie.1942-44
Mondrian’ın çalışma hayatı ve kamuoyu üzerinde bıraktığı izlenim ,Picasso’un tam tersiydi. Mondrian ağır bir başlangıçtan sonra 1921 de tam olgunluğa erişti. Daha sonra hep aynı resmi yaptı. Mondrian’ın izleyici sayısı her zaman sınırlıydı. Paris’te başka yerlerde ki birçok karma sergiye katılmış, soyut sanata ilgi duyanların her zaman büyük saygısını kazanmıştı.1942 yılında New york’ta açtığı sergiye kadar hiç kişisel sergi açmayacaktır. Bugün Mondrian ‘ın resimlerinin büyük piyasa değeri vardır. Oysa ki kendisi hayattayken çok az resim satmış elinden çok ucuza çıkarmıştı.1940’ a kadar pek az yapıtı resmi koleksiyonlara girebilmiştir.Mondrian 1930 ‘lar dan sonraki endüstriyel ve dekoratif sanatlar ile reklam sanatlarını etkilemiştir. Mondrian ‘ın yaşamı boyunca oran ve denge sorunlarıyla uğraşmış olmasına bakarak onu salt biçim denemeleri diye görmek yanlış olur. Çünkü onun aradığı uyum, kurmaya çalıştığı denge düşünsel ve etik bir değer taşıyordu . Barış, güven, açıklık ve sadeliği dile getiren bu sanat, Endüstri-çağına özgü evrensel bir hümanizmanın habercisiydi. Mondrian’in sanatı uzun bir süre batıda haksız yere seçkinlere özgü bir “sanat için sanat” anlayışının aşırı bir örneği olarak değerlendirilmiştir.
Sanat tarihin de kendileri için yarattıkları bir uslubla baş başa kalan sanatçılarından olan Mondrian’ in uslubu kendi felsefi inançlarına uymuş ve gerekisinim duyduğu tüm ifade gücünü sağlamıştır. Kolayca tanınabilen eserlerini sanatçıya yaptıran yalnızca kazanmış olduğu ticari başarı olmamıştır.
MONDRİAN ‘IN GÜNCEL YAŞAMDA YANSIMALARI
Hollanda’da, De Stijl’in 100. yaşını kutlamak için yapılan etkinlikler kapsamında Richard Meier’in tasarladığı Hague City Hall’un cephesi “Mondrianlaştırıldı”.
Kaynakça
Antmen, A. (2008). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul: Sel Yayıncılık.
DEICHER, S. (1999). Mondrian. Köln: Taschen Verlag.
Nazan İprişoğlu,Mahzar İprişoğlu,Sanatta Devrim,Remzi Kitapevi,1993
Noberrt Lynton,(çev:Cevat Çapan,sadi Öz),Modern Sanatın Öyküsü,Remzi Kitapevi
SEUPHOR, M. 1962. Soyut Resim . New York: Harry N. Abrams, Inc.
WARNCKE, C. (1994). De Stijl 1917-1931. Taschen