Wassily Kandinsky:Ruhsal Titreşimlerin Tınısı / Wassily Kandinsky:The Sound of Spiritual Vibrations

Kandinsky ,hukuk ve siyasal ekonomi öğrenimini görmüş, köklü bir müzik, edebiyat ve sanat sevgisi olan çok geniş kültürlü bir insandı. Soyut sanat içinde  anlatımcı soyutlamayı benimsemiş ve bu türün en önemli uygulamacılarından biri olmuştur. Rusça adı Kandinski Vasiliy Vasileviç’tir.1866’da Moskova Üniversitesine girerek  hukuk ve siyasal ekonomi öğrenimi yapmıştır.1889 ‘da bilimsel bir araştırma için gittiği Vologda ilinde Rus halk sanatına büyük ilgi duymuş , Rusya ‘da halk sanatı gelenekleri konusunda araştırmalar yapıp, Moskova’da  modern sanatla ilgilenmiştir.

Otuz yaşındayken Münih’e gitmiş ve kendisini resim yapmaya adamıştır. Bellli ki ,ilkel yapıtlarında Kandinsky sadece bu yapıtların yüzeysel kabalığına ya da  görsel gücüne değer vermiyordu. Vologda yöresinde tanıdığı köylülerin evlerinin renkli iç döşenişlerine karşı büyük bir hayranlık duymakla birlikte, bu ilkel örneklerde onu asıl etkileyen özellik, bu yapıtlarda görülen doğaüstü duyarlığı, sevinç ve korkuları dile getirme isteği gibi insanın değişmez nitelikleriyle kurulan bağdı.1895 ‘de Moskova’da açılan Fransız İzlenimcileri sergisinde gördüğü Monet ‘ın “Saman Yığınları” tablosuyla paletin gücünü anlaması  ve gene Moskova’da  dinlediği Wagner’in Lobengrin operasının düşündürdüğü renkler ,yaşamını büyük ölçüde etkilemiştir.

Monet’ in sonradan ün salan “Saman Yığını” eserinden, sanatçıların büyük fırça vuruşlarıyla  oluşan renk ve ışık dokusundan çok etkilenmiştir.Monet’in eseri hakkında  “Resmi yapılan şeyin saman yığını olduğunu katalogtan öğrendim. Ne olduğunu anlayamamış ve bundan tedirginlik duymuştum. Fakat şaşkınlık içinde resmin ,beni sarmakla kalmayıp, bir daha silinemeyecek gibi belleğimde yer ettiğini ve tüm ayrıntılarıyla birden bire her an gözümün önünde canlandığını farkettim.Paletin, o zaman kadar bana gizli kalmış olan gücünü anlamıştım. Resimden ayrılmaz bir öğe olan konunun  artık önemi kalmamıştı benim için.” Demişti.

Hukuk mesleğini bırakan Kandinsky, ressam olmaya karar vermiş ve bu amaçla 1896’da Münih’e giderek  Anton Azbe’ nin sanat okuluna yazılmıştır. Azbe’yle iki yıl çalıştıktan sonra 1900’de  Münih akademisinden ayrılmış, ertesi yıl Phalanx grubunu kurmuş ve topluluğun  aynı adla açtığı  sanat okulunda dersler vermiş, grup üyelerinin ve öteki çağdaş Avrupalı sanatçıların yapıtlarından oluşan  sergiler düzenlemiştir. Münih’ e geldikten kısa bir süre sonra Art nouveau  ve Ard izlenimcilik ‘in etkisiyle kendini akademik Rus Gerçekçilik’inin  egemenliğinden kurtaran  sanatçının bu dönem yapıtları manzaralardan, Rus ve Alman efsaneleriyle peri masallarından seçilmiş görünümlerden oluşur .Kandinsky bu resimlerinde  giderek yoğunlaşan ve bağımsızlaşan renkleri tuvaline düz bantlar ya da küçük lekeler halinde sürmüş ve ışıklı yüzeyler elde etmiştir.

Wassily Kandinsky,Odessa Limanı, 1898

Kandinsky, 1903-09 arasında Phatarix’ta öğrencisi olan  ressam Gabriele Münter’le(1877-1962) birlikte İtalya, Hollanda ve Tunus’a geziler yapmış,1906-07 ‘de Paris’te kalmış, bu süre içinde hem çağdaş Fransız sanatının gelişimini incelemiş hem de Fovizm ’in estetik anlayışını özümsemiştir. Dönemin sanat ortamında yaygın bir akım olan Ekspresyonizm’in yanı sıra Soyut Ekspresyonizm dediğimiz akımın önde gelen temsilcisi ve savunucusu Kandinsky olmakla birlikte Kandinsky’in sanatının Fovizm’den ve halk sanatından türediğini söyleyebiliriz fakat bu sanatı anlamak istiyorsak ,bu özelliklere müziği de,hem yaşantı hem de kavram olarak eklememiz gerekir.Kandinsky Wagner’e büyük bir hayranlık duyuyor, onun müziği, metni ve sahneyi birbiriyle bir bütünsellik içinde kaynaştırmasını  fazla maddeci olan opera sanatına manevi bir nitelik kazandırmak olarak görüyordu. Görme ve işitme özdeştir Kandinsky ‘nin dünyasında. Bilim dilinde “Synasthesie” diye adlandırılan; herhangi bir duyunun başka bir duyuyu harekete geçirmesi diye tanımlayabileceğimiz, bir yeteneği vardır Kandinsky’in. Renkleri ve sesleri çoğu kez birbirinden ayıramadığını söylüyordu. Renkleri tını olarak duyuyor ya da sesleri ruhsal titreşimler uyandıran renkler olarak görüyordu. Wagner’in Lohengrin operasını dinlerken  “kafamdaki tüm renkler gözlerimin önünde canlandı “ diyordu.

Soyut sanat ilk algıda iç dünyanın dışa yansıması olarak algılansa da  bunun Kandinsky ‘ de bunun başka bir anlamı olduğunu görüyoruz. İlk algıda olduğu gibi bir ifadeye sahip olsa ifadecilik geleneği içinde yeni bir deneme olarak kalacaktı. Ardında bir düşünce olmadan yaşantıların grafiğini çizen bir sanat, ne kadar ilginç olursa olsun, sanatçının kişiliği içine kapanacak ve öznel yaşantıları anlatmadan öteye gidemeyecekti. Toplum çağında böylesine içedönük bir sanatın uzun ömürlü olması beklenemezdi.

Wassily Kandinsky,Renkli Hayat,1907

Wassily Kandinsky,Mavi dağ,1908

1908’ de Almanya’ ya döndükten sonra Anavatan’ına yaptığı yıllık geziler dışında 1914’e değin Münih’te ve Münih yakınlarında ki Murnau adlı Bavyera köyünde yaşamıştır. Bavyera halk sanatının etkisiyle Rus folkloruna ilişkin anıları canlanan Kandinsky’nin bu dönemde yaptığı  manzaralar ve efsanevi sahnelerde konu önemini yitirmiş, renk tonları zenginleşip yoğunlaşmış, biçimler yalınlaşarak koyu çizgilerle sınırlanmıştır. Tematik öğenin giderek geri çekildiği bu yapıtlarda sanatçı kendini yalnız  rengin duyusal ve simgesel  değerleriyle anlatmaya çalışmıştır.

Wassily Kandinsky ,Cenaze Yürüyüşü,1909

1909 ‘dan sonra yaptığı bazı resimlerine Doğaçlamalar(improvisation) adını veren sanatçının  bu yapıtlarında hala figürlere, binalara, dağlara vb. rastlanır, ancak bunlar artık betimleme değil ,birer işaret olma işlevini yüklenmişlerdir. Bunların doğrudan doğruya o nesnelerle değil, bu nesnelerin sanatçı tarafından daha önce yalınlaştırılmış betimlemeleriyle ilgileri vardır. Bu tutum görsel ve düşsel bir izlenim yaratır. Kandinsky bu görüntüleri olabildiğince içinden geldiği gibi ve bilinçli bir denetimi en aza indirgeyerek yaratmıştır.1910 ‘dan sonra yaptığı Kompozisyonları Doğaçlamalardan yola çıkılarak tasarlanmış ve geliştirilmiş yapıtlardır.1912’den sonraki resimlerinin belli nesnelerle ilintilerini kopardığı görülür. Bunlardan bazıları, Kompozisyonlar’ı gibi özenle tasarlanarak yapılmış gibiyse de,  bazıları da doğaçlama yapıtlardır. Bunlar, bir çok bakımlardan geometrik soyut sanatta değişik bir anlamda da o sanatı bütünleyen bir soyut anlayışın ilk önemli örnekleridir.

blank

Wassily Kandinsky,Improvisation 27,(Garden of love II),1912

blank

Wassily Kandinsky,Impression III Concert,1911

Kandinsky , ilk soyut resim kabul edilen ve hiçbir figüratif karşılığı olmaksızın tümüyle renklerin ve biçimlerin duygusal etkisine dayanan ilk soyut suluboyasını 1910’da gerçekleştirmiştir. Soyut resmin oluşumunda önemli yapı taşları olan  Mondrian ve Kandinsky ve birçok çağdaşı Teosofi akımından çok etkilenmiştir.Bu akımın genel düşüncesine göre  madde ve tin karşıtlık değil ,aynı ilkenin değişik aşamalarıdır. İnsan duygularını aşarak en üst düzeye ,tinselliğe ulaşabilir.Tinin belirginleştiği, duyularla algılanabildiği tek alan, sanattır.Kandinsky in anlaşılması güç, karmaşık bir kişiliği vardı. Gestalt psikolojisinde  sözü edilen, gibi tıpkı çocuklarda görülen,  ifadeye karşı aşırı bir duyarlılığı vardı. Çevresinde  yer alan  her şeyde  kişiliği varmış gibi karakter niteliği görüyordu. Somut nesnelerden soyut geometrik biçimlerine, sayılara, renk ve seslere kadar  algısında ki her şeye nitelikler ekliyor, onlarda ruhsal bir titreşim görüyordu.

Madde dünyasından uzaklaşan Kandinksy ,kendi iç dünyasına dönüp sanat eserlerini böylece ortaya koyuyordu. Sanatçıya göre soyut sanat, sanatçının iç dünyasını dile getirir. Ama onun iç dünya dediği ,Romantiklerin duygusal dünyaları değildir. Korku, neşe, hüzün vb. duygular kaba sabadır ona göre “yüksek düzeydeki hakikatlere” renk ve biçim gibi dış etkenlerin ruhsal titreşimi duyarak özgürlüğe kavuşur.

Sanatçı daha biçim almamış tinsel yaşantısını  sanat yoluyla biçimlendirir, dışa döker .Sanatçı ne dış dünyayı görür burada  ne de tam anlamıyla bir iç-görü yapar, ruhsal titreşimlerin tınısını duyma ve en üst düzeydeki hakikatlere açılmalıdır sanatında.Kandinsky,”Über das Geistige in der Kunst”(Sanatta Zihinsellk)(1911) adlı kitabında soyut resimden anladığını ve izleyiciye aktarmaya çalıştığını açıklamıştır .Bu incelemesinde tam soyutlamaya karşı bir uyarıda bulunarak ,gerek sanatçıların, gerek izleyicilerin dış dünyadan gönderme noktalarına gereksinmeleri olduğunu yoksa katışıksız renk ve bağımsız biçim kullanımının  bir kravata  ya da halıya benzeyen geometrik bir dekorasyonla sonuçlanacağını belirtmiştir.

Nitekim Kandinsky’nin 1910’dan 1912’ ye değin yaptığı resimleri hala nesnel deneylerden izler taşımaktadır. Bu izler ancak 1912 ‘den sonra tümüyle yok olmuş ve sanatçı geliştirdiği Anlatımcı-Soyutlamayla  kendini yalnızca salt renklerin ve biçimlerin uyumuyla ifade etmeye başlamıştır. Gene bu tarihlerde Kübizm ‘in, Orfizm’in  ve Gelecekçilik’in etkisiyle  Kandinsky’nin yapıtlarındaki yanılsamalı uzam yerini, Kübistlerin üst üste binen  ve iç içe geçen yüzeyler ve düzlemler sisteminden oluşan derinliksiz  bir resim uzamına bırakmıştır. Ancak sanatçı resimlerindeki bu düzlemlerin belirginliğiyle uzamın sonsuzluğunu  karşılaştırarak Kübizm’in usçuluğuna ,anlatımcı ve dramatik bir gerilim kazandırmıştır.(ör. Komposizyon vı 1913)

Wassily Kandinsky,Komposizyon VI,1913

Kandinsky,  Jawlensky, Werefrın, Kubın ve Münter’le birlikte,1909 yılında , Dışavurumcu ilkelerin savunulduğu Yeni Sanatçılar Birliği ‘ni  oluşturmuş, üyeler arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle 1912’de birlikten ayrılıp,  Marc’la birlikte Der Blaue Reiter ‘ı kurmuştur .Der Blaue Reiter, Kandinsky ile Marc ‘ın 1912 ‘de yayınladıkları genellikle plastik sanatlarla ,fakat aynı zamanda da müzikle ilgili yazı ve resimleri içeren bir yıllığa verdikleri addı. Bu sanatçılar ikinci bir sayı çıkarmayı tasarladıysalar da ,savaş yüzünden bunu gerçekleştiremediler.Bu yıllık Goethe’nin bir sözünü ilke ediniyordu. Goethe 1907’de resim sanatının müziğe destek olan herkesin benimsediği yerleşmiş bir temel kuramdan yoksun olduğunu söylemişti.

Bu ilke yıllığın temel eğilimini yansıtıyordu. Yıllıkta elliden fazla resimle de Empresyonizm sonrası modern sanatın bir dökümü yapılıyordu. Bunların arasında yeterli sayıda Kandinsky, Marc ve arkadaşlarının yapıtlarıyla birlikte yeni Fransız sanatından bir çok örnek Matisse, Picasso, Delaunay gibi, Almanya ‘dan Kirchner, Heckel, Nolde ve başkaları ve Rusya ‘dan seçilmiş yapıtlar vardı .Kitapta ki yazılar arasında Almanya, Fransa ve Rusya’daki yeni sanatla ilgili açıklamalar vardı. Müzik sanatına da bu  alanda ki yeni gelişmeleri ele alan iki incelemeyle önemli yer veriliyordu. Kitabın sonuna Schönberg’in, Berg’in ve Webern’in şarkıları eklenmişti.

Kandinsky’in ve daha başka sanatçıların yazılarında üslup sorunları ve tek tek sanatçıları öven açıklamalardaki düşünsel yaklaşım yerine, ağırlığın sanatın özünü araştırmaya kaydırıldığı görülüyordu. Kandinsky bu konuda ki görüşlerini “Sanattaki Ruhsal Değerler” adlı kitabında açıkladı. Hemen hemen çıkar çıkmaz İngilizceye ve Rusçaya çevrilen bu kitabın geniş bir okuyucu kitlesi bulması ve bir çok bölümlerinden alıntılar yapılması  ,kitapta sanatın insanın iç yaşantısını açıklama işlevine verdiği önemin, başkalarının da açıklamasını ve desteklemesini istedikleri bir eğilimi dile getirdiğini gösteriyordu.

Kitap soyut sanatla ilgili temel metinlerden biri sayıldı ve hemen hemen aynı dönemde Kandinsky’ın resminde de bir soyutlama görüldü.Kandinsky’e göre sanatta manevi anlama, gözle görünen dünyanın sadece öykünmeci bir yaklaşımla değil de, aynı zamanda soyut düzenlemelerle ve şiirsel bir anlatımla da varılabilirdi. Kandinsky ile Marc’ın yayımladıkları Blaue Reiter yıllığında Schönberg’in Scriabin’in Prometheus’ u ile ilgili bir denemesi yer alıyordu. Yıllıktaki son metin, Kandinsky’in sahne yapıtı ’di.(Bühnenkomposition).Kandinsky bir yazısında,  ”Resim de müzik gibi insanın içindeki gücü harekete geçirir.” diyordu. Resme bakan kişide bir titreşim yaratmayı amaçlayan sanatçı, biçimlerle renklerin  kişinin içine işlemesini , müziğin dinleyiciyi sarsıp heyecanlandırdığı gibi ,resme bakan kişide  heyecan ve yankı yaratmasını istiyordu.

Kandinsky sözünü ettiğimiz yıllıkla ve” Sanattaki Ruhsal Değerler” Üzerine adlı kitabının yayınlanmasından önce yaptığı resimlerinde renkler giderek zenginleşiyor, manzaralar belirsizleşiyor ,kimi zamanda seçilmesi güç figür ve atların bulunduğu sahnelere yer veriyordu. Kandinsky, modern sanatçının kullanabileceği üslupları Blaue Reiter yıllığında yayımlanan ‘Biçim Sorunu Üstüne’ adlı denemesinde tanımlamıştı. Ona göre bu üslupların iki kutbu’1. Tam soyutlama,2. Tam gerçekcilik’ ti. ‘Bu iki kutup  sonunda aynı amaca yönelen iki yol gösterir. Malevich’in aksine Kandinsky,soyutlama ile yarı-soyutlama  arasında bir köprünün gerekliliğini duymuyordu. Kendisi nesnelle nesnel olmayanın  geçerli olacağı ruhsal bir düzeyde  iletişim kurmayı amaçlıyordu.

Bunun gerçekleşeceğine olan inancı ilkel, Doğu ve Rönesans öncesi sanatı incelemesinden kaynaklanıyordu.Rönesans sanatı da kuşkusuz onun sözünü ettiği bu iki kutup arasında yer alabilirdi, ancak  Rönesans ülkücülüğü ile Rönesans sonrası doğalcılığın  tekniği, zihinsel içerikten yoksun ve baskıcı bir nitelik kazanmıştı.Kandinsky bunun yerine ,en yetkin gerçekçilik  temsilcisi olarak,Henri Rousseau ‘yu görüyordu.Henri Rousseau , modern sanatın en üst düzeyine ulaşmayı amaçlayan modern bir ilkel ressam ,yapıtları Kandinsky’in Rus ve Bavyera halk sanatında rastlamadığı yoğunluğa sahip bir bireyciydi.1911 ‘de Kandinsky bir Rousseau manzara resmi aldı.Bu resimle  Rousseau ‘nun altı başka yapıtının Blaue Reiter yıllığında yayınlanması üzerine,Rousseau kendisine yıllıkta en fazla yer verilen ressam oldu.1914 yılında kendi tepkilerinin çözümlemesine ve başkalarının tepkilerinin sistemli bir incelemesine dayanan bir biçim ve renk sözlüğü ve grameri üstüne çalışmalara başlamıştı.Bu çalışmalarının bir özeti 1926’da ,altmışıncı doğum gününü kutlamak amacıyla “Nokta ve Çizgiden Düzleme “başlığı altında yayınlandı.

I.Dünya Savaş’nın başlamasıyla  Rusya’ya dönen sanatçı ,1917 Devrim’inden sonra  Narkompros ‘un Görsel Sanatlar  Bölümü’nde  görev almıştır. Kandinsky özellikle yeni Sovyet sanatını geliştirecek çalışma gruplarının öğretim programından sorumluydu bu süreçte kendi çalışma yöntemlerini yeniden gözden geçirdi. Kandinsky, o dönemde Vitebsk ve Petrogard’ da kendisininkine benzer bir görev yüklenen Malevich’in durumundan da kesinlikle etkilenmiştir.Resimlerinde ,daha önce görülen kendiliğindenliğe artık rastlanmıyordu. Özgürce bulduğu biçimlerin yerini geometrik biçimler oldukça değişken işaretlerin ve dokuların yerini pürüzsüz bir yüzey almaya başlamıştı. Kompozisyonları daha zengin ve baştan çıkarıcı bir nitelik kazanmış, yeni yapıtlarda  daha önceki bulanıklığını  ve belirsizliğini bırakarak belirli bir açıklığa ulaşmıştı. Kandinsky’in sanatının kaynağı eskiden olduğu gibi  bilinçli bir program ve seçim değil, yine kendi bilinçaltıydı, fakat bunun böyle olduğu resimlerinden eskisi kadar anlaşılmıyordu. Belirginlik, yapıtına yön veren kişisel ilkenin, sanatının uyduğu ‘iç gerekliliğinin’ önemini azaltmamakla birlikte ,Kandinsky artık herkesin anlayabileceği daha kontrollü biçimsel bir dil kullanıyordu.

Bu dönem içinde Süprematist ve Yapımcı sanatçılarla da yakın ilişki içinde olan Kandinsky’in  gerek Narkompros, gerek İnkhuk ve Vkhutemas için önerdiği programların giderek Toplumcu Gerçekçilik’i benimseyen yönetim ve çevrelerce tepkiyle karşılanması sanatçının Rusya’dan ayrılmasına neden olmuştur. Kandinsky’in Rusya da bulunduğu yıllarda Rus Konstrüktivistlerinin etkisiyle soyutlamadaki dışavurumculuğu baskınlığını kaybetmiştir.Planimetrik biçim sistemi ,renk ve çizgi patlamalarının yerini almıştır.Renk lekeleri de geometri biçimleriyle örtüşüyor.  1921 ‘de Rusya’nın sanat politikası sertleşmeye başlayınca, göç edenler arasına Rus sanat hayatının merkezinde olan ve kurumların yenileşmesinde payı bulunan sanatçılarda katıldı. Kandinsky ve Gabo bunların en ünlüleriydi. 1921’de Kandinsky, Rusya’da evlendiği eşi Nina’yla, Rusya’dan ayrılarak gene Almanya ‘ya gitti ve ertesi yıl Weimar’da Bauhaus diye bilinen ünlü tasarım okulunun kadrosuna katıldı.

Kandinsky ,1922-33  arasında Bauhaus’ta öğretmenlik yapmıştır.1920’lerde Kandinsky’nın  uzun süre öğretmenlik yaptığı Bauhaus’un amacı akılcılık ve işlevsellik adına üsluptan kaçmaktı. Bunun sonucu  temel biçim ve renklere önem veren, fakat hizmet etmeyi amaçladıkları endüstri tekniği ile pek ilgisi olmayan belli bir Bauhaus üslubuydu. 1924’ te Jawlensky ,Feınınger  ve Klee’yle birlikte Dört Maviler  grubunu kurmuş 1926’daysa da  Punkt  und Linie zu Flache ‘yi (Düzleme Göre Nokta ve Çizgi) adlı kitabını yayınlamıştır. Bu kitapta soyut sanatçıların salt biçim sorunlarıyla resmi ele alışlarını eleştirmiştir.Oysa ki biçim sadece bir araç olmalıdır ve hem izleyiciyi hem yapıtı üreteni  amaca ulaşmak için ruhsal titreşimleri olanca çok sesliliği ile duyabilmek için bir araç… Kandinsky evrensel bir sözlük olarak biçimlerin etkili anlamları konusundaki araştırmalarının bir özetini veriyordu. Gerek Yapımcılık’ın gerek Suprematizm ‘in Bauhaus ‘un etkisiyle  sanatçının 1920’lerde yaptığı resimlerde anlatımcı nitelik tümüyle yok olmuştur. Bu resimler genellikle düz beyaz bir yüzey üstüne dağılmış daire,üçgen ve kare gibi düz ve parlak renkli geometrik biçimler düzeninden oluşur.

blank

Wassily Kandinsky, On White II, 1923

Wassily Kandinsky ,Komposizyon VIII,1923

Kandinsky ,1930 ‘ların sonlarında, amipleri ve deniz varlıklarını andıran yumuşak, eğri çizgili organik biçimleri daha çok kullanmaya başladı. Paris’te 1933’ten sonra yaptığı bazı resimler öyle süslüdür ki ,bize sanatçının yarı-Doğulu olduğunu hatırlatır. Buna karşılık, Kandinsky ‘nın sanatındaki zenginlik arttıkça, yoğunlukta azalır, bu sanatın bildiriden yoksun bir düşü yansıttığı göze çarpar. Belki de kendisinin Bauhaus’da tasarıma ve eğitime öncelik vermesi, hayal gücünü sınırlamıştır.Kandinsky Paris’te oldukça dar bir sanat çevresinin, kendilerini soyut sanatçı olarak savunma  durumunda olan bir grubun üyesiydi.1929’da kurulan bu küçük sanatçı grubunun adı,Cercle et Carre (Daire ve Kare) idi. Kandinsky sonradan,1931’de kurulan Abstraction-Creation (Soyutlama-Yaratma) adlı daha küçük bir gruba katıldı. Bu grup, sergiler düzenledi  ve 1936 yılına kadar bir dergi yayınladı. Her iki grupta soyut sanatın özüyle çelişen bir görüntü içindeydiler ,bu yüzden benimsedikleri değerler ve ülkücülükleri kuşku uyandırıyordu. Bu gruplar,değişik nitelikte birçok soyut yapıtı destekliyorlardı, ama gerçek bir tartışma ortamı yaratmıyorlar, genç kuşağa örnek olamıyorlardı. Genç kuşak da soyut olduğu sürece her şeyin geçerli olacağına inanıyordu.

Wassily Kandinsky,Composition-X,1939

Wassily Kandinsky,Ribbon with Squares ,1944

Kandinsky ,1933’te Bauhaus’un Nazi yönetimi tarafından kapatılması ve Almanya’da ki siyasal gelişmeler  nedeniyle Paris’e yerleşip ölümüne değin burada yaşamıştır.Yer yer Arp’ın biyomorfik dünyasının ve Miro’nun düşsel resimlerinin izlerinin görüldüğü  bu son dönem yapıtlarında  Kandinsky’nin  1920’lerdeki  resimlerine egemen olan geometrik öğeler azalmış,biçimler daha esnekleşerek yumuşamıştır.Kandinsky’nin  resimleri bir çok soyut eğlimli sanatçıyı ,özelliklede Soyut-Dışavurumculuk’u büyük ölçüde etkilemiştir.

blank

Wassily Kandinsky,Sky Blue ,1940

 

Kaynakça:

Antmen, A. (2008). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yayıncılık,İstanbul

BATUR, E.( 1998). Modernizmin Serüveni, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul.

BONFAND, Alain,(1994) Soyut Sanat, Çev: Işık Ergüden, Dost Kitabevi, İstanbul

Eroğlu,Ö.,Yurdun,A.Ö.(2017)Kandinsky Nokta ve Çizgiden Yüzeye,Tekhne Yayınları,İstanbul

Eroğlu,Ö.(2017) Wassily Kandinsky-Sanatta Tinsellik,Tekhne Yayınları,İstanbul

Nazan İprişoğlu, Mahzar İprişoğlu, (1993) Sanatta Devrim, Remzi Kitapevi, İstanbul

Nobert Lynton,(çev:Cevat Çapan,Sadi Öziş),(2015),Modern Sanatın Öyküsü, Remzi Kitap evi, İstanbul

Etiketlendi:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

dipnotsanat sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et